20. Avrasya Ekonomi Zirvesi sonrasında katılımcıların ortak düşüncelerini aksettiren Sonuç Bildirisi; “İnsanlığa Çağrı” başlığıyla yayınlandı.
Başta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olmak üzere dünyanın belli başlı sivil toplum kuruluşlarına, Zirve katılımcılarına, Marmara Grubu Vakfı’nın partneri olan uluslararası kuruluşlara ve Cumhurbaşkanlığı makamıyla ülkemizin yöneticilerine gönderilen Sonuç Bildirisi’ni dikkatlerinize saygıyla sunuyoruz:
İnsanlığa Çağrı
Bu yıl, 4-6 Nisan 2017 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşen 20. Avrasya Ekonomi Zirvesi; Arnavutluk’un Cumhurbaşkanı Bujar Nishani, Makedonya’nın Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Bosna Hersek’in Cumhurbaşkanı Mladen Ivanic, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Moldova-Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Irina Vlah’ın katılımlarıyla gerçekleşti.
Ayrıca, 20. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde üç önceki Başbakan da hazır bulundu. Polonya Başbakan Yardımcısı Grzegorz Kolodko, Romanya Başbakanı Victor Ponta, Slovenya Başbakanı Alenka Bratusek ile beraber, önceki Cumhurbaşkanları Türkiye’den Abdullah Gül, Arnavutluk’tan Bamir Topi, Avusturya’dan Heinz Fischer, Moldova’dan Petru Lucinschi, Romanya’dan Emil Constantinescu, Hırvatistan’dan Stjepan Mesic, Ivo Josipovic, Letonya’dan Valdis Zatlers, Sırbistan’dan Boris Tadić de 20. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ndeydi. Aralarında bakan, eski bakan, büyükelçi, iş kadını, işadamı, akademisyen ve din adamından oluşan 323 yabancı konuk da 20. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne şeref verdiler.
Avrupa Birliği’nin geleceği, sürdürülebilir enerji, mülteci sorunu, yükselen milliyetçilik ve popülizm, neoliberal ekonomi ve küresel terör konularına odaklanan 20. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin ulaştığı sonuçları, Birleşmiş Milletlerin yüksek duyarlılığına müracaat ederek tüm insanlıkla paylaşma kararı almış bulunmaktayız.
Günümüzde tüm dünyayı etkileyen sosyo- politik gelişmelere bakınca aklımıza; yoksa insanlık bir yol ayrımında mı, sorusu geliyor.
Yükselen milliyetçilik, popülizm, mülteci akımları, enerji kaynaklarına ulaşma hedefinde Ortadoğu’ya yapılan dış müdahaleler ve bunların piyasalarda yarattığı dalgalanmalar , şiddet, yoksulluk, ayrımcılık, siyasi baskı çağın önemli sorunları haline geldi. Toplumlar tehdit, dağılma, kimliğini yitirme riski altında yaşıyorlar.
Liderler sorumluluklarını, insani değerlerini unutup hızla popülizme savruluyor.
Bu radikal akımların gelişmesi, dünyanın her yerinde hükümet dışı, devlet dışı aktörlerin çoğalmasına, gelecekle ilgili kaygıların artmasına neden oluyor.
Küresel görünüm bize tarihten yeterince ders alınmadığını göstermektedir… Dünyamız bu noktaya; sorumluluklarımızı üstlenmediğimiz, görevlerimizi ihmal ettiğimiz için gelmiş olmalı.
Örneğin Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi önemini ve değerini kabul ettiğimiz küresel kurumlar,dünyanın değişen şartlarına uyum sağlayıp dönüşüm sağlayamadılar. Ekonomide koruyucu tedbirlere başvurulması mevcut yapıları çürüttü. Zor durumlarda “kolay çare” gibi görünen popülizme başvurulması tehlikeleri büyüttü. Popülizm, ırkçılık ve ayrımcılık gibi düşünce ve politikaların toplumlara mutluluk ve refah getirmediği unutuldu. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı bütün dünya sıkıntılar ile karşı karşıya kaldı.
Gelişen milliyetçilik akımları ile parçalanma tehdidi altında olan Avrupa’nın; dünya politikalarındaki Doğu – Batı, Hıristiyan – Müslüman kamplaşmalarının; etnik ve dini kimlikler üzerinden düşman algılarına vurgu yapılarak sürdürülen bir siyasetin; dünyayı üçüncü bir dünya savaşına götürüp götürmeyeceğini sorgulamak zorundayız.
Olaylar savaş haline geldiğinde artık yapılacak çok şey kalmamaktadır. Bugün yapacağımız tercihler dünyanın ve insanlığın kaderinde önemli rol oynayacaktır.