19. AVRASYA EKONOMİ ZİRVESİ 5-7 NİSAN 2016 GÜNLERİ BAŞARIYLA TAMAMLANDI
1998 yılında altı ülkenin katılımıyla gerçekleşen Birinci Avrasya Ekonomi Zirvesi, 2016 yılında Cumhurbaşkanları ile Başbakanlarla, Meclis Başkanlarıyla, bakanlarla, parlamenterlerle, iş adamlarıyla, akademisyenlerle zenginleşen bir katılımla ondokuzuncu yaşını idrak etti.
Avrasya ekonomi zirvelerini bir gelenek olarak nitelendiren Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr.Akkan Suver, sivil bir kuruluşun on dokuz yıl içinde oluşan itibarını bir başarı hikayesi olarak değerlendirmemekte aksine sürdürülebilir kılınmasını bir sorumluluk projesi olarak adlandırmaktadır.

ZORUNLU GÖÇ; MÜLTECİ SORUNU VE TERÖRİZM OTURUMU
Kafkasya ve Azerbaycan Şeyhülislamı Allahşükür Paşazade Toplantının “Medeniyetler İttifakı” ve “Dünya Barışı”na katkı sağlamasını temenni etti. Dünya Barışı’nın tehlikeye girmesinin nedeninin insanların “Manevi Değerlerinden” uzaklaşması olduğunu ifade etti. Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan ALİYEV’ in Çok Kültürlülük uygulamasını Dünya üzerinde ilk defa Azerbaycan’da başlatan lider olduğunu ekledi.
Ekümenik Patrik Bartholomeos İstanbul’un Asya ve Avrupa’nın kesişme noktasında olduğunu belirtti. Günümüzde “Terörizm” in uluslararası gündemin ilk sırasını işgal ettiğini söyledi. Terörizm Paris’ten Lahor’ a kadar Dünya’nın her yerinde göründüğünü ve “Vandalizm” Metodunu kullandığını belirtti. Özgürlüğün gelecek için umut olduğunu ancak dayanışma olmadan özgürlüğün olamayacağını, aynı kaderi paylaştığımız için dayanışmayı artırmamızın gerekliliğini ekledi. Bütün dünyada Terörizm nedeniyle korku olduğunu, Terörün sınır tanımadığını, Teröristlerin dini kullandıklarını belirterek sözlerini sürdürdü. Dinin yegâne korkusu Tanrı olmalıdır. Çünkü Tanrı korkusu bilgeliğin başlangıcıdır. Oysa teröristler dini kullanarak korku salmaktadırlar. Teröristler Tanrı’ya inanmazlar. Din adına her suç dine yapılan haksızlıktır. İnsanların bencilliği ile mücadele etmek gerekir. Gelecek için özgürlük şarttır ve dayanışma olmadan özgürlük olmaz. Dayanışma, kardeşlik anıdır. İllegal göçe karşı çıkmalıyız ve illegal örgütlerin yarattığı terör ve göçü engellemeye alışmalıyız. İnsanların tersine göçü teşvik etmeliyiz.
Ürdün ( E ) Başbakanı Taher Al Masrı Terör insanları bölen ana eksendir. Ekonomik, sosyal ve dini farklılıklar ayrıştırıcı nedenler olabilir. Ama etkileşim çok önemlidir. Biz farklılıkları zenginlik saymalıyız. Farklılıkları savaş sebebi olmaktan çıkarmalıyız. Uluslararası terörizm önlenmelidir. Çünkü “Göç Sorunu”nun kökeninde “Uluslararası Terörizm” vardır. Bugün yaşadığımız acılara son vermek için sorunun kökenine inmeli ve 20 Yüzyılın başına dönmeliyiz. Bu yüzyılın başında meydana gelen olaylar aslında bir önceki yüzyılın devamı niteliğindedir ve bu yüzyılı iyi okumalıyız. Son iki yüzyılda farklı etnik gruplar soykırımdan kaçmak için ülkelerini terk ettiler, şimdi Ortadoğu’daki savaş bu göçün ana nedenidir. Sudan, Somali ve şimdi de Suriyeliler göç etmek zorunda kalıyorlar. Savaş ve zorunlu göçlerin maliyeti göçmen – mülteci kabul eden ülkeler için yüksektir. Ancak asıl göç veren ülkelere çok daha büyük maliyetler yüklemektedir.
Belçika Devlet (E) Bakanı Emir Kır Terörden etkilenen bir ülkenin temsilcisi olarak sizlere hitap ediyorum. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ulusal çapta terörizmden etkilendik ancak terörizm uluslararasıdır. Şimdi demokratik haklarımız terörizm ile risk altındadır. Bu nedenle uluslararası toplumlar olarak bir arada olmak uluslararası terörle etkili bir mücadele şeklidir. Belçika’da neden saldırı oldu? Pek çok soru var. Kurulan soruşturma komisyonu bunu araştırıyor. Terör küresel bir eylemdir. Terörle mücadele hem Avrupa ve hem de dünya gelinde olmalıdır. Mücadelemiz hem askeri hem de güvenlik kuvvetleri ile önleyici önlemler şeklinde olmalıdır. Ama esas risk koruyucu önlemlerin arttırılmasıdır. Türkiye terörle mücadelede büyük deneyim kazandı ve bu nedenle çok büyük güvenlik önlemleri aldı. Ancak yinede terör bir şekilde kendini gösterdi. Dini ideolojinin çarpıtılması terörü Ortadoğu’da yeniden hortlattı. Terörle mücadeleden kaçamayız. Suç örgütleri çökertilmelidir. Uluslararası bir koalisyon kurulmalıdır. Askeri operasyonlar sona ermelidir
Sırbistan Müftüsü Muhammed Jusuf Spahic Müftü; Herkes Allah’ a aittir. Bizim Musamız, İsamız, Muhammedimiz var, bunlardan başka sözde dini liderlere tapmamalıyız. Terörizm korkuya yol açar, ama bu gerçek korku değildir. Gerçek korku “Tanrı” korkusudur. Suriye’den gelen insanlar “Mülteci” değildir. Onların kendi evleri var, kendi vatanları var ama onlar kendi yurtlarından zorla sürüldüler. Bu bir “Etnik” ve “Dini” temizliktir. Bugün de tarihte gördüğümüz mücadelelerin acı hikayelerinin aynısını görüyoruz. Hz. Musa’nın Firavun’ la mücadelesinin hikayesi, Hz. İbrahim’in Nemrut’la mücadelesinin hikayesi ve Son Peygamber Hz. Muhammet’in Kavmiyetçiler ile mücadelesinin hikayesine benzer mücadeleleri maalesef yaşıyoruz.
Türk Süryani Kadim-Ortodoks- Cemaati Ruhani Reisi Yusuf Çetin Türkiye’deki ve Suriye’de ki Süryaniler “GÖÇ” nedeni ile yok olmak tehlikesi altındadırlar. Bu bölgede yaşayan Süryaniler en çok sıkıntı çeken topluluk olmuştur. Suriye Süryanileri çok acı çekmektedirler. Göç eden Süryaniler İstanbul merkezimize sığınmıştır. Bu Süryanilere biz yarım etmeye çalışıyoruz. Başbakan Ahmet Davutoğlu bize her türlü desteği sağladı. Hiçbir din ve mezhep ayrımı yapmadan bütün mültecilere yardım etmeliyiz. Savaş ve terör din, milliyet, mezhep, tanımıyor. Oysa bizim ilahi dinlerimizin içinde pek çok ortak değerimiz vardır. Bu ortak değerlerimizi insanlığın ortak sorunları için kullanmalıyız. İlahi dinlerin temelinde “SEVGİ” vardır. Semavi din mensupları kardeşçe işbirliği yaparak beraberce “Barış” ve “Huzur” içinde yaşamalıdır diyerek sözlerine son verdi.

Kaynak: Marmara Vakfı Grubu